YOLCULUK / JOURNEY / DIE FAHRT / VOYAGE / ПУТЕШЕСТВИЕ
Amerikalı ressam Ad Reinhardt, tamamen-siyah tuvalin yaratıcısı olmanın yanı sıra, karikatür bantları da çizdi. En güzel karikatürlerinden biri, sanata nasıl bakılması- daha doğrusu nasıl bakılmaması- gerektiği konusundaydı. Karikatürün birinci karesinde, galerideki soyut resme bakan ve ''Bunun ne anlamı var?'' diye alay eden bir adam vardır. İkinci karede resim öfkeli bir çizgi yaratığa dönüşerek, ''Ya senin ne anlamın var?'' diye tehditkar bir tavırla parmağını sallar.
Anlayışsız eleştirmenlerden çok çekmiş olan Reinhardt, bu karikatürde iğneleyici üslubuyla daha çok anlayış beklediğini belirtiyor. İlk bakışta zor ve yabancı, kolaycı yoruma direnen (ya da yalnızca şaşırtıcı) bir sanat yapıtını hiçe saymak kolaydır. Ama biraz zahmet edin, onu yapan sanatçının neyi amaçlamış olabileceğini keşfetmeye çalışın, yapıtın nerede-ne zaman-niçin yapıldığını bulun- bunları yaptığınız zaman söz konusu yapıt büyük olasılıkla en azından daha kolay anlaşılabilir bir nitelik alacaktır. Hatta belki de büyüleyici bir nesne olacak ve önünüzde yepyeni bir dünya açacaktır.
Bir resim ya da heykelin, bir enstalasyon ya da video yapıtının anlamı, sanki bir bavulun içindeki eşya imiş gibi, yalnızca içeriği değildir. Anlam, birey ile belirli bir sanat yapıtının her karşılaşmasında etkenlikle yaratılır. O anlamın derinliği ve zenginliği, o karşılaşmanın niteliğine ve yalnızca izlenilen sanat yapıtının niteliklerine değil, izleyen kişinin niteliklerine de- değer ölçülerine ve algılamalarına, bilgilerine ve referans alanlarının genişliğine bağlı olacak. ''Ya senin ne anlamın var?'' diyen Reinhardt bu soruyu sormakta çok haklıydı.
İşin doğrusu, estetik algılamaya ve entelektüel sorgulamaya açık bir insan, tarihsel hayal gücüne sahip, din konusunda hem meraklı hem hoşgörülü olan bir insan, kişisel ön yargılarının koordinatlarından çıkıp yeni bakış yolları aramaya hazır bir insan- evet, işin doğrusu böyle biri, zihinleri kapatmayı seçenlere oranla sanattan (ve yaşamdan) çok daha fazla şey alacaktır.
Sanata ilgi duymak, insanı sayısız çekici yerlere götüren ve beklenmedik şeylerle karşılaştıran bir keşif yolculuğuna çıkmak demektir.
Ben yolculuğuma devam ediyorum...
Anlayışsız eleştirmenlerden çok çekmiş olan Reinhardt, bu karikatürde iğneleyici üslubuyla daha çok anlayış beklediğini belirtiyor. İlk bakışta zor ve yabancı, kolaycı yoruma direnen (ya da yalnızca şaşırtıcı) bir sanat yapıtını hiçe saymak kolaydır. Ama biraz zahmet edin, onu yapan sanatçının neyi amaçlamış olabileceğini keşfetmeye çalışın, yapıtın nerede-ne zaman-niçin yapıldığını bulun- bunları yaptığınız zaman söz konusu yapıt büyük olasılıkla en azından daha kolay anlaşılabilir bir nitelik alacaktır. Hatta belki de büyüleyici bir nesne olacak ve önünüzde yepyeni bir dünya açacaktır.
Bir resim ya da heykelin, bir enstalasyon ya da video yapıtının anlamı, sanki bir bavulun içindeki eşya imiş gibi, yalnızca içeriği değildir. Anlam, birey ile belirli bir sanat yapıtının her karşılaşmasında etkenlikle yaratılır. O anlamın derinliği ve zenginliği, o karşılaşmanın niteliğine ve yalnızca izlenilen sanat yapıtının niteliklerine değil, izleyen kişinin niteliklerine de- değer ölçülerine ve algılamalarına, bilgilerine ve referans alanlarının genişliğine bağlı olacak. ''Ya senin ne anlamın var?'' diyen Reinhardt bu soruyu sormakta çok haklıydı.
İşin doğrusu, estetik algılamaya ve entelektüel sorgulamaya açık bir insan, tarihsel hayal gücüne sahip, din konusunda hem meraklı hem hoşgörülü olan bir insan, kişisel ön yargılarının koordinatlarından çıkıp yeni bakış yolları aramaya hazır bir insan- evet, işin doğrusu böyle biri, zihinleri kapatmayı seçenlere oranla sanattan (ve yaşamdan) çok daha fazla şey alacaktır.
Sanata ilgi duymak, insanı sayısız çekici yerlere götüren ve beklenmedik şeylerle karşılaştıran bir keşif yolculuğuna çıkmak demektir.
Ben yolculuğuma devam ediyorum...
Comments
Post a Comment